'Kimse bugüne kadar bana gelip de seni rüyamda gördüm demedi. Yani düşün onca ömür tüketmişim. Onca kişiyle hukukum olmuş ama kimse gelip de demedi. Başkasının rüyasına girmedim hiç. Yalandan bile olsa ona da razıydım ama biri gelip duymak istediğim o cümleyi söylemedi. Allah sanki yalnızlığı herkese pay ettikten sonra kalanını öylece bana bırakmış. İstasyonda herkesi uğurlayan, herkesin arkasından el sallayan adamım ben. Onlar bavul alıp gittiler de özlemlerini taşıyan ben kaldım. Kalakaldım. Yetmedi. Kendi Fatiha'mı okuyup duruyorum gecelerdir. Hep aynı rüyayı görüp duruyorum. Rüyamda mevsimler, gece gündüz değişse de rüya değişmiyor.' Muhlis ve Nurgül iki yapayalnız. 'Gidelim buralardan', dedi Nurgül. Sevdiğini doğrudan söylese anca bu kadar olurdu, nefes almayı unuttu Muhlis. Çay fokurtularından, dedikodulardan, duvardaki Şahmeran tablosundan, işlemeli dantellerden, şerden beladan, kapanmayan veresiye defterinden, tövbesi olmayan veballerden, kara bulutlardan uzaklara gidebilecekler miydi? Köpekler ve yağmurdan başka kimseyi şahit etmeden... Ali İpek, hepimizin aşina olduğu kaçıp gitme isteğini, bırakıp da gidememe ikilemini, yersiz yurtsuzluk hissini otantik üslubuyla anlatıyor. Gidelim Buralardan Muhlis, taşra ruhuyla daralmış bir aşk hikâyesi, yarı masalsı, şaşırtıcı bir kara-novella.
© 2024 Storyside (Sesli Kitap): 9789180847841
Yayın tarihi
Sesli Kitap: 1 Şubat 2024
'Kimse bugüne kadar bana gelip de seni rüyamda gördüm demedi. Yani düşün onca ömür tüketmişim. Onca kişiyle hukukum olmuş ama kimse gelip de demedi. Başkasının rüyasına girmedim hiç. Yalandan bile olsa ona da razıydım ama biri gelip duymak istediğim o cümleyi söylemedi. Allah sanki yalnızlığı herkese pay ettikten sonra kalanını öylece bana bırakmış. İstasyonda herkesi uğurlayan, herkesin arkasından el sallayan adamım ben. Onlar bavul alıp gittiler de özlemlerini taşıyan ben kaldım. Kalakaldım. Yetmedi. Kendi Fatiha'mı okuyup duruyorum gecelerdir. Hep aynı rüyayı görüp duruyorum. Rüyamda mevsimler, gece gündüz değişse de rüya değişmiyor.' Muhlis ve Nurgül iki yapayalnız. 'Gidelim buralardan', dedi Nurgül. Sevdiğini doğrudan söylese anca bu kadar olurdu, nefes almayı unuttu Muhlis. Çay fokurtularından, dedikodulardan, duvardaki Şahmeran tablosundan, işlemeli dantellerden, şerden beladan, kapanmayan veresiye defterinden, tövbesi olmayan veballerden, kara bulutlardan uzaklara gidebilecekler miydi? Köpekler ve yağmurdan başka kimseyi şahit etmeden... Ali İpek, hepimizin aşina olduğu kaçıp gitme isteğini, bırakıp da gidememe ikilemini, yersiz yurtsuzluk hissini otantik üslubuyla anlatıyor. Gidelim Buralardan Muhlis, taşra ruhuyla daralmış bir aşk hikâyesi, yarı masalsı, şaşırtıcı bir kara-novella.
© 2024 Storyside (Sesli Kitap): 9789180847841
Yayın tarihi
Sesli Kitap: 1 Şubat 2024
Sesli kitapların büyülü dünyasına adım at.
54 yoruma göre
Duygusal
Sürükleyici
Hüzünlü
Puanlamak ve yorum yazmak için uygulamayı indir.
54 yorum içinden 8 yorum gösteriliyor
Kadriye
2 Şub 2024
Muhakkak okunmalı. Tadı çıkarılması gereken zarif bir kalem. Okurken içinizi ısıtıyor, merak ettiriyor, kahramanla aynı dünyanın içine bırakıveriyor insanı.
Alev
16 Mar 2024
Güzel
Tuba
16 Mar 2024
Sıcak bir anlatım. Yalın bir dil. İçinize işleyen bir hikaye.
Gulsevil
20 Şub 2024
Güzeldi. Dinlemeye deyer.
Birsen
16 Şub 2024
Heyecanla dinledim.cokguzeldi.kismet olursa mezardadusurulsede senindir.🤗
Aynur
14 Mar 2024
Zaman kaybı
Bahar
27 Şub 2024
Severek dinledim
M.Furkan
15 Mar 2024
“Nurgül ve Muhlis'in kasabadan sessizce, kaçarak ayrılacakları gün ölen Süleyman'ın cenazesinde içi para dolu zarfı kaybetmesiyle gerçekler ne yalanlar ne fark edeceği bir süreç başlıyor. Muhlis, zarfı Süleyman'ı mezarın içine bırakırken oraya düşürdüğünü sanıyor. Zarfa ulaşmak isterken Körekim kasabasının hikayesi diye üç kişiden üç farklı hikaye dinliyoruz ve bu üç farklı hikayeyi Muhlis'in fark etme evreleri olarak düşündüm; ilk anlatışta aşka ve kavuşamamaya bir isyan varken ikinci anlatışta küçük ayak parmağındaki kına ve terlik detayıyla tüm gerçeği fark ediyor Muhlis, aslında kullanıldığını, ikinci plan olduğunu ve bir yol olarak görüldüğünü anlıyor. Üçüncü ve son anlatıda Muhlis'in durumuyla Ekrem'in durumunun çarpıştığını düşündüm, kaybedilen uzuv, ansızın gelen aşk ve bir yerlerde bekleyen ölümle arasında bağlantılar kurdum.Muhlis'in, Nurgül'e söyleyemediklerini okumamızla başlıyor ve öyle de bitiyor. "Tek dayanağım suskunluğum." Diyor, susmayı sığınak gibi görüyor…”
Türkçe
Türkiye